Bu yıl beşincisi düzenlenen Avrupa İslami Finans ve Ekonomi Akademisine (EAIFE) katılan uzmanlar, Türkiye’nin istediği hedeflere ulaşması için İslam ekonomisinden de yararlanması gerektiğini vurguladı.
Avrupa İslami Finans ve Ekonomi Akademisi (EAIFE), Lübnan’daki El-Cinan Üniversitesi ve Malezya’daki Uluslararası İslam Üniversitelerinin de desteğiyle Zoom üzerinde konferans düzenledi.
Bu yıl beşincisi düzenlenen konferansa 15 ülkeden ekonomi ve İslami finans alanında 30 bilim insanı ve araştırmacı katıldı.
Açılış oturumuna ek olarak beş oturumda şu temalara göre 20 araştırma bildirisi sunuldu:
1.Konu: Yükselen Türkiye ve kriz arasında Türkiye ekonomisi.
2.Konu: Türkiye’de Para Politikası ve Enflasyon.
3.Konu: Enflasyon Sorunu ve Türkiye’nin Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri.
4.Konu: Geçmiş, Bugün ve Gelecek Arasında Türkiye Ekonomisi.
5.Konu: Türkiye’nin kalkınmacı rolünün güçlendirilmesi.
Konferans katılımcıları “İkinci Yüzyılında Türkiye Yükselişi ve İslam Ekonomisi” başlığı altında şu tespit ve önerilerde bulundu:
1-İslam tarihi, altı asırdan fazla süren ve üç kıtadaki dünyanın kendisine bağlılık duyduğu bir imparatorluk oluşturan Osmanlı Devleti ile müreffeh bir döneme tanıklık etmiştir. Osmanlı ekonomisi, bazı dönemlerinde zayıf olmasına rağmen benzersiz bir ekonomiydi. 19. yüzyılın ikinci yarısının başlarında ilk kez dış borçlanmaya açılması ve yabancılar için daha fazla ayrıcalığın ortaya çıkması, devletin egemenliğine darbe vurmuş ve sonuçta zayıflamasına, iflasına ve ardından 1924’te çökmesine neden olmuştur. Bu yara ve acıya rağmen, tarihin tekerrür edeceğine ve Müslümanların şan ve şereflerini yeniden kazanacaklarına dair hala umut var.
2- Osmanlı Devleti, savaşı desteklemek ve arzu edilen fetihleri gerçekleştirmek için gerekli likiditeyi sağlamalarına olanak tanıyan uzmanlaşmış bir bakanlık aracılığıyla zekât, cizye ve haraç gibi temel kaynakların yanı sıra vergi ve harçlar gibi yardımcı kaynaklar yoluyla hem gelir hem de harcama olmak üzere devlet bütçesinin yönetimi ve gıdada kendi kendine yeterlilik ile öne çıkmıştır. Bu sayede savaşı desteklemek ve arzu edilen fetihleri gerçekleştirmek için gerekli nakit sağlanabilmiş ve vakıflar, özellikle eğitim ve sağlığın desteklenmesinde arzu edilen rolü üstlenmiştir.
3- Adalet, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2002’den günümüze kadar Türkiye’yi krizden kalkınmaya taşımada ekonomi, sağlık, eğitim, kültür ve şehircilik gibi Türkiye’nin tüm meselelerinde oynadığı rolü vurgulamayı gerektirir.
4- Türkiye, Korona krizi ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi dış faktörlere ve Maraş depremi ve kayıplarının temsil ettiği iç faktörlere bağlı bir ekonomik krizin sonuçlarını yaşamaktadır ve bu kriz, yüksek enflasyon oranları ve artan ücret artışına rağmen Türkiye vatandaşı üzerindeki olumsuz etkisi ve bunun sonucunda ortaya çıkabilecek fiyat ve ücret sarmalına girme riskleri ile ortaya çıkmıştır.
5- Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki üç yıldaki (2024-2026) haritasını yansıtan orta vadeli ekonomik programın hedeflerinin, temsil ettiği dört amaç doğrultusunda bu krizden çıkmak için uygulanması çağrısında bulundu: Deprem felaketinin yaralarını sarmak, enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifinden büyüme ve istihdamı sürdürmek ve sosyal adalet ve refahı teşvik etmek. Bu önemli bir çağrıdır ve bu hedeflerin pratik bir şekilde uygulanması ve bu hedeflere ulaşmak için İslam ekonomisinden yararlanılması da önemlidir.
6. Yatırımları teşvik etmek, üretimi ve ihracatı artırmak, ekonomik büyüme oranını yükseltmek ve nihayetinde enflasyon oranını düşürmek için faiz oranını kademeli olarak düşüren genişlemeci bir para politikası benimsemenin ve aynı zamanda ekonomilerin istikrarını engelleyen ve onları kapitalist sistemin kaprislerine ve patlama ve çöküş döngülerine rehin bırakan faiz mekanizmasından uzaklaşarak İslami para ve finans sistemine doğru kademeli olarak ilerlemek mühimdir.
7. İslami para politikasının yönetiminde kullanılmasının yanı sıra üretken ekonomik faaliyetlerin finansmanındaki rolünün artırılması ve böylece enflasyonla mücadeleye ve üretimin artırılmasına katkıda bulunulmasının sağlanması gerekir.
8. Gıda fiyatlarının kontrolünün günlük bazda etkinleştirilmesi ve gerekirse devletin bu ürünlerin dağıtıcısı olarak devreye girmesi, gayrimenkulde spekülasyonun ortadan kaldırılması, adil bir kira bedelinin zorunlu kılınması, devlet arazi ve mülklerinin açık artırma olmaksızın kura ile satışa sunulması, mal ve hizmet alım satımında dolar üzerinden iç ticaret yapılmasının engellenmesinin sağlanması gereklidir.
9- Türkiye hükümetinin petrol ve doğalgaz çıkarımını hızlandırması, tarımsal faaliyetlere desteği arttırması ve özellikle teknoloji yatırımlarını ve ihracatını teşvik ederek Türkiye ekonomisinin yapısal temelini çeşitlendirmesinin sağlanması da gerekir.
10. İslami serbest ekonomik bölge kurulmasının, özellikle Afrika, Asya ve Güney Amerika ülkeleriyle yeni ihracat kapıları açılmasının, turizm faaliyetlerinin geliştirilmesinin, stratejik boyutuyla ve İslam ülkelerinin temsil ettiği bölgesel ve kültürel uzantısıyla ilişkilerin güçlendirilmesinin, Arap ve İslami yatırımların çekilmesinin, Batı ile mali ve ekonomik fırsatların karşılıklı çıkarlar doğrultusunda ele alınmasının, ırkçılık çağrılarına karşı kararlı bir şekilde durulmasının ve yolsuzlukla mücadele ve performans kontrolü için devletin tüm birimlerinde iyi yönetim ve kurumsal mükemmeliyetin sağlanması büyük önem taşımaktadır.
11- Vergi sisteminin şirketler üzerinde bir yük değil, aksine onları üretmeye teşvik edecek şekilde reforme edilmesi gereklidir. Vergi oranını düşürürken vergi tabanını vergiye tabi olanların büyük bir kısmını kapsayacak şekilde genişletmek ve böylece adalet ve uyumu bir araya getirecek şekilde tahsilatı artırmak tercih edilmelidir.
12- Dijital Türk lirasının çıkarılması, altına bağlanması ve bundan yararlanılarak kâğıt lira ile uğraşmanın azaltılması ve enflasyon oranlarının düşürülmesinin yanı sıra katılımcı finans sektörünün tüm alan ve faaliyetlerinde gelişmesinin desteklenmesi, finansal teknoloji kullanımının teşvik edilmesi ve yapay zekanın avantajlarından yararlanılarak rolünü verimli ve etkin bir şekilde yerine getirmesinin sağlanması önemlidir.
13. İslam hukukundan türetilen geniş konseptiyle ölmüş olanların yeniden canlandırılmasına yönelik projelerin teşvik edilmesinin ve zekât ve vakfın ekonomik güçlendirme ve Maraş depreminin neden olduğu ekonomik ve sosyal yüklerin ele alınmasında kullanılmasının, böylece sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunulmasının ve dayanışma, yardımlaşma ve toplumsal katılımın teşvik edilmesinin sağlanması gerekmektedir.
14- Ekonomik krizlerin çözümüne katkıda bulunmak ve İslam ümmeti için Türkiye’nin çekirdeği ve beşiği olduğu çağdaş bir İslam ekonomi medeniyeti projesi inşa etmek için Türkiye’deki Arap ve İslami ekonomik yetkinliklerden yararlanmak ve onlarla doğrudan karar vericiler aracılığıyla iletişim köprüleri açmak önemlidir.”