Evet. Eleştirilecek, yazılacak, karalanacak çok şey var. Ancak yazarken, eleştirirken çok ama çok ince eleyip çok da sık dokumak gerekir.
İnsanlar, özellikle bu coğrafyanın kadim milletleri o kadar çok saldırı altında ki tarifi imkânsız… Gördüğümüz, göremediğimiz, tahmin ettiğimiz, varsaydığımız birçok tehdit var. Geçen sene 11 ilimizi vuran ve binlerce insanımızı kaybetmemize neden olan deprem, dünyayı kasıp kavuran pandemi, yıllardır süren Suriye, Ukrayna, İsrail-Filistin çatışması, başımıza 40 seneden fazladır bela edilen PKK, Türkiye’yi işgal planının aparatı FETÖ ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca dizginleyemediğimiz enflasyon…
Tüm bunlar, Türkiye siyasetini belirleyen en önemli unsurlardır. Bazen ülke siyaseti can çekişirken bazen düzlükte patinaj çekiyor, bazen şaha kalkıyor, bazen kısmen de olsa stabil bir yol çiziyor. Aslında bu başa geçenlerle alakalı bir durum değil. Dünyayı kontrol altına almak isteyen küresel şirket ile özgürlüklerini sağlamak isteyen devletlerarasındaki tepinmenin izdüşümüdür.
Bazen baştaki hükümetlerin icraatlarını, politikalarını beğenmeyiz, eleştiririz, isyan ederiz, protesto ederiz, gösteriler/eylemler düzenleriz. Ama verilen kararın sebebi nüzulünü araştırmayız, bilmeyiz. Ya da işimize/çıkarımıza göre davranış sergileriz.
Geçmişte IMF ya da dünya bankasından çeşitli yardımlar alırdık. Bu yardımları alırken de politikamızı rehin veriyorduk. Bu ülkede yaşayanların menfaatlerine aykırı olmasına rağmen onların talepleri doğrultusunda kararlar alınıyordu.
Marmara ve Maraş merkezli depremlerin doğal depremler olmadığı, dış güçler eliyle yapıldığı sıkça dillendi. Katılanlar oldu, katılmayanlar oldu. Pandeminin de hakeza laboratuvar ortamında hazırlandığı ve kasıtlı çıkarıldığı söylendi. PKK, FETÖ gibi yoğun küresel destekli örgütlerin de aynı şekilde bilinçli üretildiği hepimizin malumudur.
Bazen diyoruz ki yahu hükümet bunu neden yaptı, bu kararı neden verdi, bu yasayı neden çıkardı…
Cevabı çok basit! Toplumun desteklemediği o kararın alınmasını isteyenler, ya FETÖ/PKK ile tehdit etmişlerdir. Ya da deprem çıkarmakla veya başka bir doğal afet üretmekle, pandemi çıkarmakla tehdit etmişlerdir. Veya karşılığında yüklü bir para almışızdır. Dahası hayatımızın gizliliğini afişe etmekle uyarmışlardır. Yoksa durup dururken hiçbir siyasi erk, yetki elindeyken yetkiyi kaybetme pahasına toplumun çıkarlarına aykırı bir işlem yapmaz yapamaz…
Bu durumu By-Pass etmenin tek yolu özgürlük uğruna çalışmak, daha da çalışmak, daha da çok çalışmak; NAMUSLUCA!..