back to top
14 C
İstanbul
16 Ekim 2024 Çarşamba
14 C
İstanbul
Ana SayfaYazarlarHer Hüseynî Meşrebe Kerbelâ’dır Bu Âlem

Her Hüseynî Meşrebe Kerbelâ’dır Bu Âlem

Bazı cümleler ihtiva ettiği derin manalar ve hikmetlerden dolayı üzerinde sıklıkla düşünmeyi gerektirmektedir. “Her Hüseynî meşrebe Kerbelâ’dır bu âlem…”cümlesi de bu minvaldedir. Cümledeki her bir kelime bir kitap mesabesinde; Hüseyin, Hüseynî, Meşreb, Kerbelâ ve Âlem…

Hüseyin; cennet gençlerinin efendisi, Muhammed ciğerparesi. Talim ve terbiyesinde yetiştiği Hz. Peygamberin emsâlsiz numunesi… Zor zamanların evladı; Fitne ateşinin körüklendiği bir anda evi kuşatılmış olan Hz. Osman’a su taşıyan ve onu muhafaza etmeye çalışan bir cengâver. Babası Hz. Ali’nin omuzlarına yüklenen tüm fitnelerde fesadı söndürmeye çalışan bir nefer. Babasının vasiyetine uyarak ağabeyi Hz. Hasan’a muti bir kardeş. Tüm yakınlarının şehadetine şahit olan Hüseyin aynı zamanda bir zahid ve bir âbid… Fakat ihtiras ve zulmün baş gösterdiğini gördüğü anda bir aslan ve bir komutan; velev ki sonu susuz çöllerde ölüm olsa bile…

Hüseynî; ne Şiî’dir ne de Sünnî’dir. Sadece Hüseyin yolunda olandır. Hüseyince adalet, Hüseyince başkaldırı, Hüseyince mücadeledir. Adil olmayana adalet sillesi olmak ve zalimin zulmünü dindirmek için sahralara düşmektir. Her hâl û kârda Hakk’a taraf olmak Hakkı yüceltmektir. Hüseynî olmak göğsünü yumruklamak, sırtını zincirlemek değildir. Hüseynî olmak matem yakmak hiç değildir. Hüseynî olmak Hüseyin davasına sadık olmaktır. Aynı zulüm hala devam ediyorken Gazze sahralarına düşmektir. Batı seviciliğiyle işgal edilen zihin dünyamızın çöllerine dalmak, makam ve mülk sevdasıyla işgal edilmiş ve çoraklaşmış iç alemimize başkaldırmaktır. Kendi iktidarımızdan kendi nefislerimizi korumak, kendi şerrimizden kendi medeniyetimizi muhafaza etmektir.

Meşreb; medeniyetimizin can damarı, idealizmimizin hayat pınarıdır. İbrahimî olabilmek ve Muhammedî şekilde yaşayabilmektir. Vasıfsız, davasız ve yarınsız bir hayat değildir. Kur’an ve sünnetle yeniden hayat bulmaktır. Yûnusca, Yesevîce, Hüdâyîce var olabilmektir. Şerîat ve hakikat bütünlüğü ile yeniden dirilmektir. Önder ve ender nesiller yetiştirmeye amade olmaktır… Yolu belli olmak ve yolda olmaktır.

Kerbelâ, sadece Bağdat’ın çölleri değildir. Kerbelâ iç âlemimizdir; Hüseyin’leri kurban verdiğimiz, Hüseynî olmayarak ihanet ettiğimiz, meşrebimizden yüz çevirerek terk ettiğimiz gönül sahramızdır.  Kerbelâ, dünyevî heveslerimizle çöle çevirdiğimiz Anadolu şehirlerimiz, Şam diyarlarımız ve Hicaz topraklarımızdır. Kerbelâ terk ettiğimiz okçular tepesi Gazze’dir, akbabalara yem olmasını izlediğimiz Afrika’dır, açlıktan ölen çocukların şehri Yemen’dir, millî ve dinî hüviyetinden gün geçtikçe soyutlanan İstanbul’dur, özünden uzaklaşan Buhara’dır, can çekişen Doğu Türkistan’dır.

Âlem; zamanlı/zamansız, mekânlı/mekânsız sistemde oluş diye tarif edilir. Fakat hali hazırdaki zamanda, mekânda, oluşta tahrip ve tahrif olmuştur. Ne madde ne mana, hiçbir surette âlem kalmamıştır. Meşreb zayi olmuş, Hüseyinler şehit edilmiş ve Hüseynî’ler ise çektiği eziyet ve cefadan dolayı artık kıyamet kopsun demektedir.

Maalesef her Hüseynî meşrebe Kerbeâ’dır bu âlem… Ama Hüseynî olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Yeniden kutlu meşreple yeni âlem var edeceğiz. Bu yoldayız, bu uğurdayız; Mahrum eyleme Allah’ım…

Yazarın Son Yazıları

İlgili Yazılar

CEVAP YAZIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler

Son Yorumlar