back to top
14.3 C
İstanbul
16 Ekim 2024 Çarşamba
14.3 C
İstanbul
Ana SayfaYazarlarDostluğa Giden Köprü Güven

Dostluğa Giden Köprü Güven

Sosyal hayatımızı sürdürürken karşılaştığımız ve tanımadığımız birçok insanla bir şekilde iletişim kurmaya da devam ederiz. Bunun en temel sebebi o insanlara güven duygusu içinde olmamız gerektiğini düşündüğümüz içindir. Tanımadığımız insanlara bile sınırlı da olsa gösterdiğimiz bu güven oldukça önemli bir durumdur. Hayattaki en önemli duygulardan biridir hiç şüphesiz güven.

İnsanlar ikili ilişkide olduklarına güvenmek isterler. Zaten güven duygusu içinde olmadığı zamanda sürekli bir şüphecilik insanın içini kemirir gider. İnsanların birbirlerine güven içinde olmaları ve bu güven katsayısı bir toplumun gücünün de göstergesidir adeta. Toplum bilimciler, sosyal bilimciler “güven” duygusunun yitiminde bir felaketi bekleyin diye uyarıda bulunurlar. Son yıllarda güven yitimine çok sık rastlamaktayız. Bu güven yitimi sadece bizim değil dünyadaki bütün toplumların sorunudur. Ancak bizim gibi geçmişinde sosyal adaleti tabana olabildiğince yayabilmiş bir toplumun güven yitimi yaşaması çok daha büyük sarsıcı olur ve felaketleri de peşinden getirir.

Güven seviyesi bir toplumun gücünü, hatta bizatihi toplum olma niteliğini gösteren bir değerdir. Modern toplumlarda güven en zengin “toplumsal sermaye” olarak görülür. Güven duymak, güven duyacağı bir insan çevresinde yaşamak insanların en temel insan haklarındandır. Bu güveni tesis etmek öncelikle insanın bizatihi kendi elindedir. Hiç şüphesiz insan önce kendisi güvenilir, emin bir kişi olacak ki, başkalarından da aynı şekilde güvenilir bir kimse olmasını bekleyebilmelidir. İşin temeline baktığımız da güven dostane bir duygudur. Güven duygusunun toplum içinde tam anlamıyla yerleşebilmesi içinde toplumu dostluk temeli üzerine inşa etmek gerekir. Güven ve dostluk iki yapışık ikiz gibidir. Dost denilince akla güven gelir. Bir kimseye güven duyuyorsanız da o kişiyi kaybetmemek için dost edinmeyi yeğlersiniz. Güvenin olmadığı bir ilişki her daim yıkılmaya mahkumdur.

Güven, tek kullanımlıktır derler. Aslında bir yönüyle bunu söyleyen doğru söylemektedir. Bir kez sarsıldı mı? Bir daha kolay kolay tesis edilemez. Ama şunu da unutmamak gerekir ki güveni tek kullanımlık hale getirir isek toplum içinde tamiri zor yaraları da açmış oluruz. O sebeple güveni tek kullanımlık hale getirmemeli, öyle bir hissettirmeliyiz ki güven deyince hep zihinlerde kalabilelim. O sebeple güveni zedeleyici hareket ve davranışlardan kaçınmalı hassas kuyumcu terazisi gibi davranarak güvenimizi korumaya azami gayret göstermeliyiz. Hiçbir şey hayatta güvenden daha önemli değildir. Güvenmek bir insana dostça sarılabilme ihtiyacı gibi bir ihtiyaçtır. Ve şu da bir gerçektir ki güvenilir olabilmek sevilmekten çok çok daha değerlidir. Bir ortamda güvensizlik başladığı andan itibaren samimiyet ve dostluk orayı hızla terk eder.

Öyle bir güvenle kendimizi kuşatmalıyız ki tıpkı Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) gibi olmalıyız. Nasıl ki Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) kendisine peygamberlik gelmeden önce Mekke sokaklarında dolaşırken etrafındaki insanlar emin insan, güvenilir kimse kimdir bu belde de diye birbirlerine sorduklarında bütün oklar şimşek gibi kendisine yönelirdi. El- Emin idi O. Mekke’nin en güvendiği kişiydi. Güven, samimiyetçe kuşatıldığında ve hiç bırakılmadığında insanın değerini öyle yüceltir ki bunu çoğu zaman insanın kendisi de fark edemez. Ticaretimizde güven içinde olmalıyız. Öğrenci-Öğretmen ilişkisinde güven içinde olmalıyız. Karı-koca arasındaki ilişkilerde güven her zaman en zirve de olmalı. Velhasıl hayatın her anı her noktası güven ışığı ile aydınlanmalı güven duygusu ile çepe çevre kuşatılmalı ki kalpler mutmain olabilsin.

Şunun altını çizerek ifade etmeliyiz ki güvenmek ve güvenilmek insan mutluluğunun en temel taşlarından biridir. Güvenilir olabilmek, uzun bir zaman içinde elde edilebilen bir durum olsa da çok kısa sürede yitirilebilen bir değerdir. Güven ortamını bozan en önemli davranışta hiç şüphesiz ihanettir. Maalesef üzücü olan bir durumda hayatta bazen hiç ummadığımız anlarda en büyük ihanetleri ve düşmanlığı en güvendiğimiz kişilerden görürüz. O sebeple güvende de bir ölçü olmalı tamamen sınırsız olmamalıdır. Gönül ister ki karşımızdaki kişiye şeksiz, şüphesiz ve amasız hep güvenebilelim.

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hadis-i Şeriflerinde bize güveni şöyle anlatmaktadır.

“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların can ve malları konusunda kendisinden emin olundukları kimsedir.”

“Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur, ahde vefa göstermeyenin ise dini yoktur.”

“Müslümanlar arasında aldatma olmaz! Bizi aldatan bizden değildir.”

Bu Hadis-i Şeriflerden de anlayacağımız gibi imanın ve Müslüman olmanın ilk şartı da emin olmak yani güvenilir olmaktır.

Son söz hayat bir bütündür. Bu bütün içinde güvenilirlik yönümüzle öne çıkarsak her zaman kazanan biz oluruz. Güvenilirliğini yitirenler hayat yolunda yarı yolda kalırlar. Attığımız her adım güven esası içinde olması temennisiyle.

Yazarın Son Yazıları

İlgili Yazılar

CEVAP YAZIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler

Son Yorumlar