Şehidin kanı rahmettir, berekettir, umuttur… Direnişin sembolü Hamas’ın lideri İsmail Haniye. Cenab-ı Allah şehadetini kabul ve mübarek eylesin!
Bu şehadet haberi bize bir kez daha gösterdi ki Türkiye’nin devlet aklı bir kez daha haklı çıktı. Hepimiz, milletçe Türkiye’nin İsrail’e neden müdahale etmediğini haykırıyorduk. İsrail laftan değil güçten anlar diyorduk!
Evet, taleplerimizde sonuna kadar haklıyız. Candan öte din kardeşlerimiz, Siyonizm’in alçak saldırılarıyla yanı başımızda hunharca, acımasızca ve kalleşçe katlediliyorlar. Ama biz eylemsizlik kararı almışçasına eli kolu bağlı bir şekilde izlemek zorunda kalıyorduk. Değişen bir durum yok aynen devam ediyor…
Ancak devlet olarak bir hesap içerisinde olduğumuzu net bir biçimde görüyoruz. Hamas lideri İsmail Haniye’nin İran’da alçakça bir saldırı sonucu katledilmesi bize bu konu ile ilgili ne yapmamız gerektiğiyle alakalı çok ciddi ipuçları veriyor.
Suriye, İran, Filistin, Lübnan, Yemen ve etrafımızdaki daha birçok devlet ABD ve Siyonist İsrail’in kontrolü altındadır. Yani tamamıyla işgal edilmiş durumdalar. Görünen fiziki sınırlar tamamen bir formaliteden ibarettir.
Cennetmekân Rahmetli Erbakan hocamız, “mesele bir gün Suriye olursa biliniz ki hedefte Türkiye vardır” derdi. Bu ezbere söylenmiş, farazi bir söz değildir.
Türkiye’nin olan bitene neden sessiz kaldığına gelecek olursak, Türkiye “akla karanın” belli olması için pozisyon almıştır. Çünkü tarihin hiçbir safhasında zulme, alçaklığa, katliama sessiz kalmadık. Bu meseleler siyaset üstü, iktidarlar ötesi meselelerdir. Yani devlet meselesidir.
İktidarlar, başarısız kalabilir, yetersiz olabilir; eğitimde, ekonomide, sağlıkta, kültürde ve yaşamın diğer alanlarında iflas etmiş olabilirler ama devlet dimdik ayaktadır.
Biz zaten ezelden beri bu fütursuz, acımasız, alçak batıl gruplarla savaş halindeyiz. Haçlı seferlerinin düşünün, Kurtuluş mücadelesini düşünün, daha yakın tarihe bakın! 40 küsur yıldır devam eden içimizdeki çatışmaları düşünün…
Biz fiili olarak İsrail ve destekçileriyle zaten bir savaş yapıyoruz. PKK, DEAŞ gibi vs. diğer örgütler vekâleten sahada bizimle çatışıyorlar.
Herhalde yanılmıyorsam, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak İsrail ve ABD’nin şu an eylem ve katliam yaptığı ülkelere bayrağını dikmesini bekliyoruz. Bizim asıl savaşımız o zaman başlayacaktır. Herkes kendisini ona göre konumlandırsın.
Kuyruğu dışarıda hükümetler yerine güçlü hükümetlerin inşası için yoğun gayret sarf etmeliyiz. Milli ve manevi duygularla yoğrulmuş, üstü, ortası, altının eylem ve söylem birliği yapmış kadrolar oluşturmalıyız.
Valisi, belediye başkanı, rektörü, bürokratı, teşkilat başkanı, il, ilçe başkanı vesairesiyle bütünlük arz edecek bir oluşum yapmalıyız. Bu kadrolarla devlet ve milleti et ile tırnak misali birbirine geçirmemiz bunu da iktidarların acil eylem planına dâhil etmemiz lazım.
Halen vaktimiz var, kaynak akışımız devam ediyor. Sosyoekonomik, polikültürel sirkülasyonumuz devam ediyor. Türkiye’yi bütün dinamikleriyle kapsayacak/kucaklayacak, kardeşlik hukukunu arttıracak realist ilişkiler etrafında politize ve senkronize edecek çalışmalara odaklanmalıyız. Biz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bir bütünüz! Ayrımız/gayrimiz yoktur. Mazlumları hamisi, zalimlerin kâbusu olmak için bu bilinç ve gayretle çalışmalarımızı yoğunlaştırmalıyız. Biz Alparslanların ve Selahaddin-i Eyyübilerin torunlarıyız! Kendimizi bu bilinçle konumlandırmalıyız. Çünkü son sözü biz söyleyeceğiz…