Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna konu hakkında önemli bilgiler verdi.
Uyku, fizyolojik bir gereksinim olarak insan vücudunun normal ve sağlıklı işleyişi için temel bir unsurdur. İnsan ömrünün yaklaşık üçte birini kapsayan uyku, kişilerin yaşam kalitesini artırmakla birlikte beynimizin ve bedenimizin de kendini yenilediği, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez bir süreçtir. Uyku; öğrenme, bellek ve duygu durumu gibi zihinsel işlevlerle yakından ilişkilidir ve sağlıklı bir uyku; fizyolojik, psikolojik ve bilişsel olarak düzenlenme ve yenilenme sürecidir. Ancak, kaygı ve stres yaşayan kişiler için uykuya dalmak ve uykuyu sürdürmek zorlayıcı olabilmektedir. Düzenli uyku döngüsü bozulduğunda, vücut kaybedilen uykuyu telafi etmeye çalışır ve bu durum zaman zaman kişilerin çok daha fazla uyuma eğilimi göstermesiyle sonuçlanabilir.
Stresli durumlarda uyku: Kaçış mı?
Vücut, stresli bir durumla karşılaştığında kortizol ve adrenalin gibi stres hormonları üretmeye başlar. Artan stres seviyeleri vücutta çeşitli değişikliklere yol açabilir. Bu değişiklikler, “savaş, kaç veya donma” tepkisi olarak bilinen temel hayatta kalma mekanizmalarını tetikler. Sinir sisteminin, kişiyi tehlikelerden korunma ve hayatta kalma amacıyla ürettiği bu otomatik tepki, modern dünyada; iş, okul, ilişkiler gibi yaşamı tehdit etmeyen stres faktörlerine karşı da devreye girebilir ve kişinin stres seviyesini yükseltebilir.
Zorlu yaşam olaylarının üstesinden uyuyarak gelmeye çalışmak oldukça cazip görünebilir. Ancak, bu yaklaşım bir nevi “kafayı kuma gömmek” gibidir. Uyumak, her ne kadar yorgunluğu giderici etkiye sahip olsa da, uyku stres yaratan durumlardan kaçınmak, problemlerden uzaklaşmak için kullanıldığında geçici bir çözüm sağlayacaktır.
Uyku süresince, zihinsel ve duygusal süreçlerde yeniden işlenmektedir. Uyku esnasında yaşanan deneyimler ve anılar, yeniden işlemlenmekte ve daha kalıcı hale gelebilmektedir. Bu nedenle, stresli durumlarda uyku bir kaçış aracı olarak kullanıldığında, stresin kalıcı etkileri uyku sırasında daha derin bir şekilde yerleşebilir. Ayrıca, stresli bir şekilde uyumak, uyku kalitesini de olumsuz olarak etkileyebilmekte, derin uykuya geçmeyi zorlaştırmakta ve uyandığınızda kendinizi daha yorgun ve stresli hissetmenize yol açabilmektedir.
Stresi azaltma stratejileri
Stresli durumlarda uyuyarak sorunu çözmek yerine, bu süre boyunca stresin etkilerini azaltmak için adımlar atmak, stresin uzun vadeli olumsuz etkilerini önlemeye yardımcı olabilir. Stres ile başa çıkmanın en etkili yollarından biri de stres yaratan durumun kaynağını bulmak ve buna uygun çözüm yolları bulmaktır. Uyumak her ne kadar rahatlatıcı bir çözüm gibi görünse de sorunları çözüme kavuşturmadığı gibi sorunların üstünü de örterek yaşanan stres durumunu daha da derinleştirebilir.
Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna, “Stresin etkilerini azaltmaya yönelik stratejiler belirlemek, uyku düzeninizi iyileştirebilmek ve kendinizi daha enerjik hissetmenize yardımcı olabilir. Eğer stresle başa çıkmakta zorlanıyorsanız, gün içinde uyku kalitenizde azalma oluyorsa veya çok fazla uyuma eğilimi gösteriyorsanız, bir ruh sağlığı profesyonelinden yardım almanız önemlidir. Psikolojik destek, duygusal durumunuzu anlamanıza ve bu duygularla sağlıklı bir şekilde başa çıkmanıza yardımcı olabilir.” dedi.