Yerel yönetimde, vatandaş aleyhine sergilenen yanlış düşünce, davranış olarak sergilendiğinde, yapanın hanesine yazılır. Sonradan gelen, öncekilerin yaptığı yanlışı normalleştirir.
Normalleştirilen yanlış, işin öncesinde ve sonrasında dahli olanların mesul oldukları kurumlarına ait çalışmayan klimalardan dolayı ter içinde kalır.
Fakat her şeyi normalleştiren patolojik akıl, bu durumdan rahatsız olmasına rağmen sessizce susmayı tercih eder. Yüksek sesle konuşmak, yanlışa yanlış diyebilmek yeniden mahallenin delilerine kalır.
İnsan sahip olduğu şeyi kullanmaz ve paylaşmazsa aslında o şeye sahip değildir. Bu sahiplenmek akıl, mal, ahlak, âdap, mesuliyet olarak sayabileceğimiz pek çok değeri ihtiva eder.
Toplumda akıllı olanların, akıllı olduklarını sananların, sorumluluktan kurtulmak için, ortalıkta söylemeleri gerekeni kapalı kapılar arkasında konuşmaları, ellerinde bulunan aklı kullanamadıklarını gösterir.
Yerel yönetimdesiniz, yönettiğiniz kurumun klimaları yaz boyu mekanı kullanan insanlara hayatı zehir ediyor. Bu durum, yöneticinin yönetim zaafı yaşadığını gösterir. Durumdan sorumlu alt birim olan yardımcı yöneticiler aynı ortamı yılda onlarca defa kullanmalarına, aynı berbat durumu yaşamalarına, ter içinde kalmalarına rağmen maslahat gereği durumu vatandaş lehine çözemezler.
Kendilerini ikaz ettiğiniz, durumdan haberdar ettiğiniz halde, bahane bulmak, konuyu bana neci mantıkla ortamın havasından soyutlamak için kapasitesini gösteren cümlelerle geçiştirmeyi kendince uygun gören dostlarınızın acziyetine şahitlik edersiniz.
Oysa zırvalamaya gerek olmadığını, tek işinin insanların etkinlik yapması için tahsis edilen, misafirlerin toplandığı salonun klimalarını, ortamı serinletecek şekilde çalıştırmak olduğunu bilmeyecek kadar ahmak adamlara gücenmemeliyiz.
Adamın kapasitesi bu kadar. Kendisini geliştirememiş. Ahlak ve usul öğrenememiş. Birilerine gösterdiği sadakatle, tutunabildiği işini yapmaktan aciz olduğunun farkında değil. Masasına koyduğu isim ve unvanı yazılı tabeladan ibaret bir yönetici tipolojisi. İşi olan sorumluluğunu yerine getirmekten aciz, kibir abidesi, pespaye yöneticileri önümüze sunanlar bu işin vebalindedir. Önümüze koyanlar hatırına, her önüne konulanı seçenlerin hayata dair söyleyebilecekleri ancak bu kadar olabiliyormuş. Sorun iki taraflı kapasite, mesuliyet duygusu ve soydan gelen asalette gizlenmiş olmalı. Aksi halde bu durum cinnet halidir yani aklın başı terk etmesi olarak izah edilebilir.
Gönül isterdi ki bu çağda, bu akılda, bunca nimet içinde, destanlar yazılsın ve destan yazan kahramanlar bizim mahalleden çıksın. Gönül isterdi ki efsane adamlarımız bizim mahallenin çocukları arasında olsun. Olmuyor, olmuyor, olmuyor. Analar adam olacak, olduracak evlatlar doğurmuyor. Aksine; toplumu ciddiye almayan, vazifesini yapmayan, halkın hakkı olanı çeteleriyle paylaşan, insanları aşağılayarak kendi karakter ve kişiliğini ortaya koyan zavallılar doğuruyor.
“Ayinesi işidir kişinin, lafına itibar edilmez.” Bu kadim ifade, diplomalı müptezellerin, bunca imkana rağmen yaz sıcağında, halkına reva gördükleri çirkinliği asırlar önce haber vermiş. Yerel dinamiklerin ahlak olmadan bir işe yaramadığını bu çağda, bu gün bize bir defa daha göstermiş oldu.
Bir vakit; Nurettin Nebati Bey’e Bakan olmadan önce, Önder’in, Çırağan’da düzenlediği “Logo Lansman Toplantısında,” Halit Bekiroğlu Başkanın yanında, “Üstadım bizim kurumda Fetö hakimiyeti var,” dediğimde bana cevap olarak:
Sizde fetö yok, yönetişim sorunu var, demişti.
Ben, bu cevaba çok şaşırmıştım. Oysa malum darbeden sonra Ağam Sultan tutuklanmış, sonrasında itirafçı olarak çıkabilmişti hapis hayatından.
Anlaşılacağı üzere ifade edersek, bizde fetö sorunu olmayabilir, yönetişim sorunu da olmayabilir. Olduğu kesin olan şey yerelde kesinlikle ahlak sorunu var ve bu durum denetim işini yapamayan mülkiye de sirayet etmiş gibi görünüyor.
Madem Kemalist işleyişi düzeltemeyeceksiniz, olanı da berbat edeceksiniz, öyleyse bırakın artık fetöcüler gibi, ilkel takiyye fıkhına sığınmayı da, adam gibi işinizi yapın. Halkınıza hizmeti önceleyin, yerel dinamikleri yaşatın. Ahlaktan uzaklaşmayın ki şanınız siz öldükten sonrada yürüsün. Birilerinin yaptığı gibi arkanızdan, ne antika adamdı, dedirtmeyin.