back to top
9.7 C
İstanbul
23 Kasım 2024 Cumartesi
9.7 C
İstanbul
Ana SayfaYazarlarAvrupa ve Hicaz Bağlamında Sosyal Değişimde Seyahat Etkisi

Avrupa ve Hicaz Bağlamında Sosyal Değişimde Seyahat Etkisi

Sosyal değişme, farklı zaman dilimlerinde, sosyal yapı unsurlarında ortaya çıkan nitelik ve nicelik farklılaşmasıdır. Tarihte milletçe müspet veya menfi, kitlesel veya kitlesel olmayan birçok sosyal değişimler yaşadık. Etken olarak iktidar-istibdat, iç-dış politika, moda-medya ve bazen de gereksiz empati duygularımız sosyal değişimi körüklemiştir. Gereksiz empati dememizin asıl sebebi ise kendi öz varlığımızdan ve medeniyetimizden habersiz bir surette varlıktan ve medeniyetten uzak olanlara karşı iştah ve iştiyak beslememizdir.

Şöyle diyelim; Medeniyet milletle vücûd bulur. Medeniyeti olmayan bir milletten bahsedemeyiz. Kaldı ki millet ve medeniyet mefhumundan uzak olan bir kabile ve topluma (birleşik devletler dahi olsa) empati kurmanın bazı sosyal etkilerini milletçe yaşamamız kaçınılmazdır.  Halbuki İbrâhimî Millet – Kadim Medeniyet veya Anadolu Milleti – Büyük Doğu Medeniyeti gibi yüce bir ideolocyanın ürünüyle neşvünema bulmuşken karanlık bir girdabın içine bile bile girmek akıl kârı değildir.

Ayrıca unutmamak gerekir ki bu ideolocyamız gayet hassas bir terazi üstündedir. Karşı kefeye konulacak toplama, uydurma veya sözde devşirme hiçbir fikir ve eylemi kabul etmez, edemez. Muadili olmayanla yapılacak her mukayese veya mütekabiliyet korkunç bir sosyal değişimi beraberinde getirecektir.

Bizim konumuz empatinin türleri ve nedenleri değil. Sadece empatinin seyahat boyutunun ehemmiyeti… İster seyahat deyin isterseniz turizm; yeni bir yaşam biçimine yol açan toplumsal bir akım niteliğindedir. Çin’de dahi olsa hikmete ulaşmak için seyahat, İslam medeniyetinin emridir. Fakat bu seyahat esnasında alınacak olan hikmettir; yozlaşmış ve dejenere olmuş safsataları baş tacı yapmak değildir. Maalesef yakın tarihimizde hikmet arayışı için Batı’ya giden talebelerimiz ihtilalci, alimlerimiz ise batı sevici olmuştur. Avrupa bize yaramamıştır. Sıkıntı gidende mi gidilen yerde mi ayrıca ele almak gerekir.

Fakat bizim söylemek istediğimiz Hicaz seyahati… Gidende, gidilende bilinen… Bize ait olan… Hac farizası deyin veya inanç turizmi deyin. Milyonların buluşma, hem hâlleşme ve Arafat manifestolarıyla dirilme yeri… Ama ne hikmetse giden gidilen yerden sadece içecek ve yiyecek getiriyor. Yetmezmiş gibi plastik hediyeler ve naylon tesbihlerle Çin’i zengin ederek hacılığını kutluyor. Halbuki bizim hurma, zemzem ve sair hediyelerden daha çok muhtaç olduğumuz Mekke’nin heyecanı, Arafat’ın coşkusu ve Medine’nin sekinetidir.

Merhum Muhammed İkbal hacdan dönenlere şöyle bir sitemde bulunmuştu: “Hediyeleriniz için teşekkür ederim. Hepsi güzel hediyeler. Keşke hacdan Hz. Ebubekir’in sadakatini, Hz. Ömer’in adaletini, Hz. Osman’ın hayâsını, Hz. Ali’nin ilmini getirseydiniz de onlarla bir Pakistan inşa edilirdi.”

Acizane bende diyorum ki: “Hediyeleriniz için teşekkür ederiz. Hepsi güzel hediyeler. Ama keşke hacdan bize İslam ittihadının müjdesini, Arafat’tan ümmetin ve hususen Gazze’nin necatına dair bildirgeyi, Kâbe imamından İsrail’e karşı cihad fetvasını ve gönüllerinizden bizi şevke getirecek heyecanınızdan getirseydiniz! Yeni bir Gazze ve yeni bir dünya inşa ederdik.”

Tüm hacılarımızın haccı mebrûr, sa’yı meşkûr ve duaları makbul olsun… Sitemimiz onlara değil çaresizliğimize ve hac gibi büyük bir diriliş provasını ölüm provasına dönüştürmemizedir!

Yazarın Son Yazıları

İlgili Yazılar

CEVAP YAZIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler

Son Yorumlar