Hepimizin hayatının bir bölümün de mutlaka yeri olan öğretmenlerimiz adeta tarlaya tohum eken birer bahçıvan gibidir. Tohumun yetişmesi için bahçıvan nasıl çaba gösteriyorsa öğretmen de tıpkı onun gibi gelecek nesiller üzerinde çaba gösterir. Öğretmenler gelecek nesillere dokunmak ve onlara bir şeyler verebilmek için ömrünü verir ama bundan da zerre kadar yüksünmez. Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.
Milletlerin ruh ve karakterini şekillendirmede etkin rol oynayan öğretmenler için ne yapılsa azdır. Bu sabah kalktığımda şöyle telefonda haber sitelerini dolaşırken TRT Haber de bir haber dikkatimi çekti. Bir video gösterimi ile paylaşılan haberde İstanbul Bahçelievler de bulunan Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu’nda öğretmenlik yapan Sosyal Bilgiler Öğretmeni Özer Öztürk’ün emekliliği vesilesiyle eğitim camiasına veda edişi haberi bir video ile anlatılmış. Videoyu izledim ve çok duygulandım. Gerçekten milyonlarca öğretmen içinde herkese nasip olmayacak bir veda sahnesi gözler önüne serilmiş. Okulun bütün öğrencileri katlardaki merdivenlere dizilmiş alkışlar eşliğinde öğretmenlerini uğurluyorlardı. İnanılmaz bir sevgi seli oluşturan öğrenciler okulun bahçesinde ellerinde seni unutmayacağız, hatıran yeter hocam şeklinde dövizler tutarak öğretmenlerine olan sevgilerini gösteriyorlardı. Özer öğretmen bir yandan göz yaşı dökerek öğrencilerinden ayrılmanın derin hüznünü yaşarken diğer yandan kendisine gösterilen bu sevgi seli eşliğindeki veda ile görevini bî hakkın yapmış olmanın haklı gururunu yaşıyordu. Sosyal Bilgiler öğretmeni Özer Öztürk için böylesi anlamlı bir veda töreni organize eden okul müdürü Yusuf Aydoğdu’da teşekkürü hak ediyor. Gerçekten çok güzel bir düşünce ortaya koyulmuş. Böyle bir öğretmenin mesleğine veda edişini de haber olarak değerlendiren ve bizlere ulaştıran TRT camiasına da teşekkür etmek gerekir. Bu tarz duyguların ve öğretmenlere değer verilmesinin devamı gelmesi için.
Öğretmenler için “bütün bir toplum onların eseridir” diyebiliriz. İnsan dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren, bilinçsiz de olsa etrafını tanıma ve öğrenme arzusu içindedir. Zaman içinde büyüdükçe öğrenme arzusu artmaktadır. İnsan ilk bilgileri doğduğu çevre olan ailesinden edinmeye çalışır. Burada öğretmen konumunda anne-baba ya da aile büyükleridir. İnsan belirli bir yaşa geldikten sonra da yeni bilgi ve becerileri sistemli, planlı ve programlı bir şekilde öğrenme gereği duyar. İşte tam bu noktadan itibaren bireye ihtiyacı olan bu bilgileri planlı ve programlı bir şekilde verecek birilerinin rehberliği gündeme gelir. İşte o rehber bir öğretmendir. Okul çağı itibariyle başlayan planlı ve programlı bir şekilde bilgi öğrenimi ile birlikte hayata dair öğrenilmesi gereken şeyleri öğreten kişiler, hayatımızın en güzel zamanlarına dokunan ve bizlerde iz bırakan gül kokulu adeta kanatsız melek gibi olan öğretmenlerdir. Öğretmen ilk düşen cemredir öğrencinin gülüşüne düşen. Öğretmenler bir gül gibidir; koku verir, güzelliğini gösterir ama asla dikenini batırmaz. Öğretmenlerimiz için hangi anlamlı kelimeleri dizsek, hangi güzel cümleleri kursak yine de onları anlatamayız. Yine de üzerlerimizdeki haklarını yerine getiremeyiz.
Bir toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik alandaki gelişmişlik düzeyini ortaya çıkarmak için o toplumdaki öğretmenlerin sosyal, kültürel ve ekonomik alandaki durumuna bakmak toplumu anlamak açısından yeterli bir göstergedir. Toplumların öğretmene ve öğretmenlik mesleğine verdikleri değer gelişmişlik düzeyleriyle orantılıdır. Öğretmenler toplumun motor gücü ve aynası durumundadır. Bireylerin hayata hazırlanmasında temel bir rol üstlenmiş olan öğretmenlerin kişilik olarak sağlam bir yapıya sahip olmaları gerekir. Claparede öğretmeni şu şekilde tanımlar; “Öğretmenin en önemli erdemi, çok bilgili olmak değil, şevk sahibi olmaktır. O kendi mizacından farklı mizaçların ve farklı zihinlerin de bulunduğunu iyi bilmeli, çocuğun düzeyine inmeli, çocuğun karşısına hasım gibi değil, bir dost gibi çıkmalıdır.” Bireyin eğitiminde çok önemli görevler üstlenen öğretmenlerin sorumlulukları oldukça fazladır.
Toplumun en değerli mesleklerinden birisidir öğretmenlik. Toplumun gelişiminin temel taşıdır öğretmen. Hayatta bilmediğimiz birçok şeyi öğretmenlerden öğreniriz. Çocukların başarılı ve mutlu olmasında öğretmenler büyük rol sahibidir. Geleceğin kurgulanması ve şekillenmesinde emekleri yadsınamaz. O sebeple öğretmenlere ne kadar değer versek haklarını ödeyemeyiz. Günümüzde öğretmenler çok çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Çocukları hayata hazırlamak gibi sorumluluğu yüksek bir iş yapan öğretmenleri karşılaştıkları bu sorunlarında yalnız bırakmamalıyız. Olur olmaz şeylerle öğretmenlerin moralini bozmamalı ve motivasyonlarını düşürmemeliyiz. Öğretmenler kişisel ve mesleki gelişimlerini sağlamak için sürekli öğrenmeye devam ediyor ve kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar. Elbette içlerinde bazıları toplumun beklentilerini karşılayacak düzeyde olmayabilir. Bunu genelleştirip öğretmenleri vasıfsız hale düşürmemeliyiz.
“Hayatta en hakikî mürşit ilimdir” sözüyle Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk eğitime verdiği önemi her fırsatta dile getirmiştir. Birçok yerde yaptığı konuşmalarda öğretmenlerin milletler için önemini anlatmıştır. Yine “Eserinin üzerinde imzası olmayan yegâne sanatkâr öğretmendir” sözüyle öğretmene verdiği değeri vurgulamıştır. En iyi öğretmen, ömür boyu öğrenci kalabilendir. En iyi öğrenci de yetişmesinde büyük emekleri olan öğretmenini asla unutmayandır. Bu düsturdan yola çıkarak bir hatıram ile yazımı tamamlayacağım.
1978 yılında Manisa Soma’da başladığım ilkokulda öğretmeniz olan ve üzerimizde çok büyük emekleri olan kendisini hiç unutmadığım Semahat Camgöz Kınacı’yı yıllar sonra bulmuş ara ara telefonlaşıyorduk. İlkokulu bitirmemin üzerinden tam 43 yıl geçmişti ki kendisini İstanbul Kadıköy’deki evinde ziyaret etmiş ve 43 yıl sonra yüz yüze görüşmüştük. Beni evinin kapısında karşılayan öğretmenim uzun bir süre kendine gelememişti. Dile kolay 43 yıl sonra bir öğrencisi vefa gösterip kendisini ziyaret ediyordu. Gözyaşları sel oldu duygu yüklü bir atmosfer evi sardı. O anı hiç unutamıyorum. Öğretmenlerimize her daim değer vermeliyiz. Aradan yıllar geçse de onları bulup hâl hatır sormalıyız. İmkanlar ölçüsünde ziyaret etmeliyiz. Onlar için ne yapsak haklarını ödeyemeyiz. Özer Öztürk öğretmenin mesleğe veda edişi anısına kaleme aldığım bu yazı vesilesiyle ilkokuldan üniversiteyi bitirinceye kadar eğitimim süresince üzerimde hakkı olan bütün öğretmenlerimi minnetle anıyorum. Aralarında vefat edenler oldu ise de onlara da Rabbimden rahmet diliyorum. Özer Öztürk öğretmene de bundan sonraki hayatında başarılar diliyorum. Ben hayatım boyunca öğretmene, öğretmenlere değer verdim hala daha değer vermeye devam ediyorum. Tanıdığım bütün öğretmenleri arar sorar, ilgi göstermeye çalışırım. Bunlardan biri de eğitim hayatı boyunca çok güzel işlere imza atmış birçok öğrenci yetiştirmiş, kitaplar yazarak yayın camiasına eserler kazandırmış yazarlık payesi ile taçlanmış Veli Akademileri projesi ile de eğitime farklı bir bakış açısı getirmiş Uşak Eşmeli, 35yıllık dostum, değerli bir eğitimci Mustafa Uslu hocamız. Kendisine sağlık ve afiyet diliyor başarı dolu nice hayat sürmesini temenni ediyorum.