Durun, hemen paniklemeyin. Uçuşa geçiyoruz derken piyasaya uçuk gelebilir diye uçuşa geçiyoruz dedim. Yoksa her şey yerli yerinde, kimsenin uçtuğu falan da yok.
Malumunuz kasa boşaldı, kaynak arayışına çıktık. Yetmedi, politik ifadeyle “kemer sıkmaya” başladık. DIK! O kadar…
Başkanlık sistemi dedik, Türkiye artık prangalardan kurtulacak sandık. Hızlı karar almadan yana sıkıntı yok; belki de en büyük kazanımı bu oldu ama “kemer sıkma ihtiyacını” gidermedi. Biz, kemer sıkma politikalarıyla büyüdük, bugünlere kadar geldik. Yani sonuçta aynı duş seti aynı duşa kabin…
Bir araştırma yapılsa belki de ecdadının mirasından faydalanmayan tek millet olarak tarihe geçeceğiz.
Tüm dünyaya İslam’ı yayan ve dünyanın her yerine sancağını diken Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ümmeti ve dünyanın dörtte üçüne hükümdarlık eden kocaman bir imparatorluğun varisleriyiz.
Yeryüzünün en büyük hükümetlerini kuran ecdadımızın sistemi neydi? Başarıyı sağlayan faktörler nelerdi?
Şimdinin koca koca devletlerini valilikle yöneten Osmanlı’dan ne kadar uzaktayız değil mi? Bırakın bir devleti, bir ili, ilçeyi bile yönetemez hale geldik.
Hem de!!!
Valilik/kaymakamlık kuruyoruz, yanına belediyeyi de ekliyoruz yetmedi, iktidar olan partinin teşkilatını da veriyoruz. Ama yine de olmuyor. Bunca kurumla ne tasarrufu sağlanabilir ki?
Ayrıca liyakat yok, ahlak yok, adalet yok, kayırmacılık çok… Saymakla bitmez. Ortalık devletin malına çökmek isteyenlerle dolu. Bankamatik memur ve işçiler gırla. Geneli teşkilat mensupları… 1700-1800 kişi ile idare edilecek yerler 3200 kişi ile idare ediliyor.
İş çok, yapılacaklar belli!
Belediyelerin tamamı, istisnasız lağvedilmeli. Valilikler güçlendirilmelidir. Sınırsız yetkilerle donatılmış özerk kuruluşlara neşter vurulmalıdır.
Memleket, hakkaniyetli, ehil insanlar tarafından idare edilmelidir.
Türkiye, içindeki masonik ve paralel yapılanmalara rağmen bunu yaparsa özgür olur ve umut bekleyen İslam âlemine müjde olur. Türkistan’dan Kudüs’e kadar kurtuluş bekleyen Müslümanlar egemenliğimizle yeniden hayat bulur.